Yeniçağ Gazetesi’nin bugünkü manşeti…
Gazetemizi okumak için tıklayınız…
YOKSULLUĞUN YAMASI SOSYAL YARDIMLAR OLDU
Maddi zorluklarla boğuşan bir milyon 858 bin kişinin çocuğu, okula ancak sosyal yardımla gidebildi. 164 bin 765 çocuk ise bakılamadığı için ailesinden koparılma riski ile karşı karşıya. Prof. Dr. Korya bu sonuçları “Sosyal politikalar uygulanmadığı için Türkiye’de himmete muhtaç olan sayısı artıyor” dedi.
Türkiye’de yüksek enflasyon nedeniyle ha- yat pahalılığı durdurulamazken vatandaşların yaşamı her geçen gün daha da zorlaşıyor. Milyonlarca hanenin geçim sıkıntısıyla mücadele ettiği bu tablo, çocukların yaşamını da derinden etkiliyor.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayınlanan programa göre, bu yıl ekonomik güçlükle mücadele eden bir milyon 858 bin 482 kişiye, çocuklarının okula gidebilmesi için Şartlı Eğitim Yardımı yapıldı. Bu kapsamda ailelere toplam 1,2 milyar TL ödenirken hane başına sağlanan yardımın miktarı ise tartışma yaratacak türden. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sitesinde yer alan bilgilere göre, ilköğretime devam eden bir kız çocuğu için aylık 100 TL, erkek çocuk için de 90 TL ödeniyor. Ayrıca ortaöğretime giden kız çocuğu için aylık 150 TL, erkek çocuk için ise 130 TL yardım yapılıyor. Bu yardım, ihtiyaç sahibi olan ailelerin çocuklarının, örgün eğitime devam etmeleri için sağlanıyor. Ancak bu kapsama dahil edilen ailelerin çocuklarının okulda bir ayda dört günden fazla devamsızlık yapmama şartı var. Ayrıca Bakanlığın ödeme yaptığı kişilerin herhangi bir sosyal güvencesinin de bulunmaması gerekiyor. “Fırsat eşitliği ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi” için verilen destek kapsamında, geçen yılın Eylül ayı dahil olmak üzere 2 milyon 438 bin 865 kişiye ödeme yapıldı. Ancak aradan geçen bir yılda 580 bin 383 kişilik azalış yaşandığı görülüyor. Bakanlığın tespit edebildiği sosyal yardıma muhtaç halde olan çocuk sayısı 2021 yılının Ağustos ayında 2 milyon 357 bin 932’ydi. Bu sayı, 2020’nin ağustos ayında ise 2 milyon 451 bin 422 oldu.
Bu sonuçları DW’den Uğur Şahin’e değerlendiren sosyal politika alanındaki çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Meryem Koray’a göre, açıklanan veriler, Türkiye’de sosyal politikanın uygulanmadığının bir göstergesi. Türkiye’nin bir sosyal yardım devletine dönüştüğünü vurgulayan Prof. Dr. Koray, yardıma muhtaç hale gelenlerin sayısının artmasını, “Geçim darlığı ortada. Bu, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumla uyuşan bir gösterge” sözleriyle değerlendirdi. Vatandaşların derin yoksulluğa sürüklenmesini engelleyecek politikalar uygulanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Koray, “Ne yazık ki önleyici adımlar yıllardan beri atılmadı” dedi. Özellikle gelir dağılımı, işsizlik ve sosyal güvenliğe ilişkin hamlelere işaret eden Prof. Dr. Koray “Bunlara dair uygulamalar gerekiyordu ki böylece himmete muhtaç olan sayısı artmasın” ifadelerine yer verdi. “Neo-liberal politikaların uygulandığı dönemlerde, bütün ülkelerde sosyal politikanın gerilediğini” söyleyen Prof. Dr. Koray, “Türkiye, bunun uç örneklerinden bir tanesi” ifadesini kullandı.
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Adnan Gümüş de “Bu veriler eğitimdeki eşitsizliğin boyutunu gösteriyor” dedi. Ayrıca okullarda hiç kaydı bulunmayan 600 bin çocuğun olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gümüş, “Yoksulluk nedeniyle eğitimden kopuş yaşanıyor. 400 bin civarında sığınmacı ve göçmen çocuk da var. Buna açık öğretime yönelen çocukları dahil ettiğimizde, 4 milyonun üzerinde bir rakama ulaşılıyor. Bu, milyonlarca çocuğun aşırı yoksulluk altında olduğunu gösteriyor” diyerek tabloyu özetliyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Türkan Günay ise, yapılan yardım sayısının çok az olduğunu söyledi. Prof. Dr. Günay, “Bu kesinlikle ülkedeki çocuk nüfusunu kapsayacak bir şey değil” diye konuştu. Prof. Dr. Günay, şunları söyledi:
“Sağlık hizmeti, ailelerin talebi doğrultusunda değil, direkt sağlık hakkı çerçevesinde, herkesin ulaşabileceği şekilde planlanmalı. Sağlık sisteminin şartlı yardıma gereksinim duymayacak biçimde ülkede her çocuğa ulaşması gerekiyor. Bu hem çocuğun hakkı hem de yasal olarak bakanlığın yükümlülüğüdür.”